Bakıma muhtaç insan sayısı 3 katına çıkacak: Almanya’da bakıcı açığı sığınmacı ve mültecilerle kapatılıyor

Almanya uzun süredir belli alanlarda uzman eleman eksikliği yaşıyor. Elektrikçi ve tekniker gibi meslek dallarında açık büyük ama en çok da bakıcı eksiği yaşanıyor. Bunlar önemli meslekler, talepkar ve dayanaklılık isteyen iş dalları. Ancak maaş olarak çok cazip olmadıkları için birçok insanın sırt çevirdiği iş alanları. Bu ise çok tehlikeli bir durum. Zira Bertelsmann Vakfı’nın bir araştırmasına göre 2030 yılına geldiğimizde Almanya’da bakıma muhtaç insan sayısı üçte bir oranında artacak.

Dört yıl önce Arnavutluk’tan Almanya’ya mülteci olarak gelen Marilda Murati yaşlı ve hasta bakıcı olmasını sağlayacak meslek eğitimini tamamlamak üzere. Ancak bu noktaya erişmesi hiç de kolay olmamış.

Deutsche Welle Türkçe’nin aktardığı haber ise şöyle;

“Berlin’in en görkemli yapılarından Kırmızı Belediye Binası’ndayız. Tuğladan dış cephesi nedeniyle Almanlar burayı böyle biliyor: Rotes Rathaus. İçeride, genç sığınmacı ve mültecileri bakıcılık mesleğine yönlendirmek için düzenlenen “Take Care! Bakıcı Ol!“ adlı fuar var. Genç kadınlardan oluşan bir grup göze çarpıyor. Ortalarında duran Marilda Murati’nin omuzundaki dövme dikkat çekici. “Victory is in my veins”, yani “Zafer benim kanımda var” yazıyor. Etrafındaki genç kadınlara Arnavutça bir şeyler anlatıyor Murati. Onun dışında standların önlerinde Arapça, Farsça, Urduca konuşmalar da geliyor kulağa. Fuarda stand açan yaklaşık 30 firma içinde Berlin’in en prestijli hastanelerinden Charite de var. Hepsinin de amacı aynı: Sığınmacı gençlere bakıcı olmanın avantajlarını anlatmak.

Almanya uzun süredir belli alanlarda uzman eleman eksikliği yaşıyor. Elektrikçi ve tekniker gibi meslek dallarında açık büyük ama en çok da bakıcı eksiği yaşanıyor. Bunlar önemli meslekler, talepkar ve dayanaklılık isteyen iş dalları. Ancak maaş olarak çok cazip olmadıkları için birçok insanın sırt çevirdiği iş alanları. Bu ise çok tehlikeli bir durum. Zira Bertelsmann Vakfı’nın bir araştırmasına göre 2030 yılına geldiğimizde Almanya’da bakıma muhtaç insan sayısı üçte bir oranında artacak

Mülteci ve göçmen gençlerin meslek eğitimi konusunda uzmanlaşan okullardan Berlin Paulo Freire Meslek Okulu’nun Müdürü Marco Hahn, göçmen kökenli yaşlı sayısında son yıllarda çok hızlı bir artış yaşandığını ifade ediyor. Marilda Murati de eğitimini burada alıyor. Hahn göçmen kökenli yaşlıların farklı bir kültürel kimliği olduğunu ve genç göçmenlerin ve genç sığınmacı ve mültecilerin bu kişilerle, kültürel yakınlık nedeniyle daha sağlıklı bir bağ kurabildiklerini belirtiyor.

İlk şart Almanca

Ülkesi Arnavutluk’ta bir yıl Tıp eğitimi aldıktan sonra Almanya’ya gelen Murati, burada ilk olarak bir mülteci yurduna yerleştirilmiş. Kendi ülkesinde öğrenimine devam etmemesiyle ilgili olarak, “İstediğin gibi üniversiteye gidip eğitimini alamıyorsun, sınavlar ve başka şeyler için sürekli rüşvet vermen gerekiyor” diyerek Arnavutluk’ta yüksek öğrenim sisteminde yolsuzluklar yapıldığını iddia ediyor. Murati, Almanya’da azmederek hızlı bir biçimde Almancayı öğrenmiş. Her ne kadar bu lisanı öğrenmek zor olsa da lisanını B2 seviyesine kadar taşımış ve geçen dört yılın ardından şu anda Almancayı neredeyse aksansız konuşabiliyor. Ancak bir noktada gelecek planları kara bulutlarla kaplanmış. Bunca dirsek çürütme ve geleceği için okul ile sığınmacı yurdu arasında aylarca otobüsle gidip gelinen saatler az daha boşa gidecekmiş. Zira elinde bir meslek eğitim belgesi olmasına rağmen iltica başvurusu reddedilmiş.

Okul Müdürü Hahn, kimsenin bu duruma bir anlam veremediğini ve okul yönetiminin Murati’nin sınır dışı edilmemesi için elinden geleni yaptığını belirtiyor. Hatta bir dönem okul bahçesinde Marilda Murati’yi arayan polislerden öğrencisini gizlediği bile olmuş. Fuarda deneyimlerini genç arkadaşlarına anlatan Murati, “geçmişi, o günleri düşündüğümde hüzünleniyorum“ diyor. Sınır dışı edilmenin eşiğinden döndüğünü, polisin kendini götürmek için yurda kadar geldiğini dile getirerek, bunların korkunç tecrübeler olduğunu vurguluyor.

Murati’nin kendi ülkesinde bir dönem tıp eğitimi almış olması da polisin tavrını hiç değiştirmemiş. Paulo Freire Okulu’nun meşakkatli uğraşları sonunda sınır dışı edilmeden bir vize alabilmiş Murati ve şimdi meslek eğitimini bitirebilecek. Arnavutluk’a dönmek istemiyor. Almanya’daki hayatından memnun. Çalıştığı yerde de iş arkadaşlarıyla iyi anlaştığını ifade ediyor. Ayrıca Arnavutluk’ta, Almanya’nın aksine bakıcıya ihtiyaç olmadığını söylüyor. Marilda Murati’nin bir hayali daha var: “Burada, Berlin’de Tıp eğitimi almak isterim, ancak yaşadığım onca kötü şeyden sonra bunu yapabilir miyim bilmiyorum” dese de, mavi tişörtünün yakasını çekerek açtığı omuzunda yeniden görünen dövme onun iyimserliğini kaybetmemesinin bir nişanı adeta. Ne de olsa zafer Marilda’nın kanında var.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin