Avrupa ‘terör bölgesi’ haline mi geliyor? [Analiz: Hasan Cücük, Kopenhag]

İrlanda Kurtuluş Ordusu’nun (IRA), İspanya’daki ayrılıkçı Bask hareketinin (ETA), Yugoslavya’daki iç savaşın ya da Rusya’daki Çeçenistan mücadelesinin beraberinde gerçekleşen terör eylemlerini saymazsak, Avrupa radikal İslamcı terörle ilk kez Mart 2004’te İspanya’nın başkenti Madrid’de tanıştı. Yolcu trenlerine yapılan saldırıda 191 kişi hayatını kaybetti. 2004’teki Madrid saldırısından sadece bir yıl sonra Temmuz 2005’te Londra’da metro saldırıları yapılmış, 56 kişi hayatını kaybetmişti. El Kaide’nin üstlendiği bu iki saldırıdan sonra 2015’e kadar ciddi bir terör eylemi yaşanmadı. Bu süreçte radikal İslamcı terör, daha çok Müslümanların yoğun yaşadığı ülkeleri hedef almıştı.

Europol verilerine göre İspanya, Fransa, Yunanistan, Belçika ve İngiltere gibi ülkelerde ‘ayrılıkçı terör’ gruplarının eylemleri olmuştu. 2011’de 174, 2012’de 219 eylem saptamıştı Avrupa güvenlik birimleri. Bunların 125’i İspanya’da, 54’ü ise Fransa’da yaşandı. 2012’de yine sol görüşlü terör gruplarının 18, sağ görüşlü terör gruplarının ise 2 eylemi kaydedilmişti.

SURİYE İÇ SAVAŞININ ARTÇILARI

2014’te Brüksel’de bir Yahudi müzesine saldırarak 4 kişiyi öldüren zanlı kısa sürede yakalanmış ve Suriye’de savaşmış göçmen bir Fransız vatandaşı olduğu ortaya çıkmıştı. 2015’ten itibaren Avrupa’da sıklıkla görülmeye başlayacak terör saldırılarının işaret fişeğiydi bu katliam. Bilhassa Suriye’deki iç savaşa katılıp sonra tekrar Avrupa’ya dönen militanlar, potansiyel tehlikeydi artık. Nitekim 7 Ocak 2015’te Fransız mizah dergisi Charlie Hebdo’ya baskın düzenleyen Şerif ve Said Kouachi kardeşler, 12 kişiyi öldürüp 11 kişiyi yaraladı. Gerekçe olarak dergide yayınlanan Hz. Muhammed (sav) karikatürleri gösterildi. Avrupa açısından bu ifade özgürlüğüne açık bir tehditti. Bir ay sonra Kopenhag’da yine benzeri gerekçelerle bir terör eylemi düzenlendi. Hakaret içerikli karikatürler çizen İsveçli Lars Vilks’in katıldığı bir konferansa yapılan saldırıda iki kişi hayatını kaybetti. 22 yaşındaki saldırganın ismi Omar Abdel Hamid El-Hussein’di.

Kasım 2015’te ise Paris bir kez daha terörün hedefi olacaktı. Stade de France, restoranlar ve Bataclan müzik kulübünü hedef alan IŞİD militanları Fransa’ya tarihinin en ağır terör faciasını yaşattı. 130 kişi hayatını kaybetti, yüzlerce insan da yaralandı. Paris’te terör ‘amacına’ ulaşmıştı. Günlük hayat durdu, şehirdeki bütün fuar, konser, sergi ve benzeri organizasyonlar iptal edildi. Kısa süreli de olsa Paris’e gelen turistlerde yüzde 65’e yakın azalma yaşandı. Fransa’da hâlen devam eden olağanüstü hâl ilan edildi.

Bu saldırıların ortak temalarından birisi, Suriye’deki iç savaşın artçı sonuçları olmalarıydı. Nitekim bu iç savaşın bir ürünü olan IŞİD, Ocak 2016’da İstanbul’daki bir turist kafilesine saldırdı ve 12 kişi hayatını kaybetti. Mart 2016’da bu kez Brüksel’de havaalanı ve metroyu hedef aldı. Bu katliamda da 32 kişi can verdi. Bütün bu saldırılar, istihbarat önlemlerinin arttırılmasına, şehirlerde askerî araçların günlük hayatın bir parçası hâline gelmesine sebep oldu.

‘YALNIZ KURTLAR’ AVRUPA’DA KOL GEZİYOR

Temmuz 2016’da IŞİD yönlendirmeli saldırılan bu kez kamyonlarla yapılmaya başlamıştı. Fransa Ulusal Günü’nde Nice şehrinde IŞİD’le bağlantılı bir militan, sürdüğü kamyonu halkın arasına sürerek 86 kişinin ölümüne yol açmıştı. Aralık 2016’da Berlin’deki Noel Pazarı’na TIR’la dalan IŞİD’li terörist, 12 kişiyi öldürdü. 31 Aralık’ta İstanbul’un gözde eğlence merkezi Reina’daki saldırıda 39 kişi hayatını kaybetti.

2017’nin ilk aylarında da terör eylemleri maalesef devam edecekti. Mart’ta Londra’da bir köprüde aracını yayaların üzerine süren bir saldırgan 4 kişiyi öldürürken, Nisan’da İsveç’in başkenti Stockholm’de insanların arasına dalan bir kamyonet 5 kişiyi katletti. Bu saldırıların bir kısmı doğrudan IŞİD militanlarınca yapılırken, bazıları ‘kendi kendine radikalleştiği’ tespit edilen ve ‘yalnız kurt’ olarak adlandırılan kişilerce planlanıyordu. Bu sebeple de saldırganların önceden tespitinde istihbarat örgütlerinin işleri zorlaşmıştı.

Önceki gece terör Manchester’ı vurdu. ABD’li şarkıcı Arianne Grande’nin konser verdiği Manchester Arena’ya giren bir canlı bomba, üzerindeki patlayıcıları infilak ettirerek aralarında çocukların da olduğu 22 kişiyi katletti. 59 kişinin de yaralandığı saldırıyla ilgili Başbakan Theresa May ilk dakikalarda, ‘terör eylemi’ açıklaması yaptı. Nitekim dün öğlen saatlerinde saldırıyı IŞİD üstlendiğini duyurdu.

2015’ten bu yana Avrupa şehirlerinde artarak devam eden radikal İslamcı terör, Avrupa devletlerinin günlük hayatı zorlaştıran kararlar almasına yol açarken Avrupalıları da bir hayli tedirgin etmiş durumda. Kimi zaman otomatik silahlarla, kimi zaman kamyonlarla yapılan katliamlar neticesinde Müslüman göçmenlere yönelik nefret de artıyor. Göçmenlik karşıtlığı artık merkez siyasetin konusu olmaya başladı ve Müslümanlara yönelik ‘güvenlik taramaları’ arttırıldı. Terörden en çok etkilenenler arasında Avrupalı Müslümanlar da var.

 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin