Avrupa Parlamentosu, Türkiye ile müzakereleri askıya alıyor [Mehmet Dinç, Strazburg’tan yazdı]

Avrupa Parlamentosu çarşamba günü yaptığı oturumda Türkiye’nin üyelik müzakerelerini askıya alma konusunu tartıştı. Türkiye’nin tekrar demokrasi çizgisine, insan hakları ve hukuk devleti çerçevesine döneceği ana kadar müzakereler askıda alınabilir. Diğer taraftan raporda, ekonomik işbirliği, güvenlik, terör ve mülteci konularında stratejik ortaklığın devam etmesi yer alıyor. Katı Piri’nin hazırladığı rapor perşembe günü öğlen saatlerinde onaylanacak.

AKP iktidarının anti-demokratik uygulamaları ve tek adam rejimine doğru ilerlemesi yıllardır Avrupa Konseyi ve Avrupa Parlamentosu raporlarında yer alıyor. Son olarak referandum sürecinde Venedik komisyonunun ikaz ve çağrılarını dikkate almayan Türkiye Avrupa Konseyi tarafından Nisan ayında Türkiye’yi denetim sürecine aldı. Demokraside klasmanında ikinci sınıf ülkeler konumuna düştü. Bu durum AB’nin müzakereleri askıya alabileceğinin ilk sinyaliydi. Çünkü 2004 yılında Türkiye’nin üyelik müzakerelerini başlatan süreç Avrupa Konseyi’nin Türkiye’yi denetim sürecinden çıkarmasıyla başlamıştı.

Mali yardımlar durdurulsun

Önceki raporların aksine, son raporda mali yardımların durdurulması çağrısı yer alıyor. Piri, müzakerelerin durdurulması halinde Türkiye’ye’ yapılan mali yardımların durdurulmasını istiyor. Her yıl 700 milyon Euro civarında fon desteği sağlandığını söyleyen Piri “müzakereler durduğu zaman bu fonlarda duracak, ayrıca mülteciler için 3+3 milyar Euro, Ankara’ya değil doğrudan mültecilere gidecek” ifadelerini kullandı.

Bedelini Türkiye ödüyor

Demokrasi, temel insan hakları, ifade özgürlüğü konularda Avrupa’nın oturmuş belli standartları var. Venedik Komisyon, Avrupa Konseyi, Avrupa Parlamentosu gibi kurumların hazırladıkları raporları bu açıdan çok önemli, değerli ve dikkate alınmalı. “İade ediyoruz, sen kimsin” gibi tepkiler iç siyasette oy toplasa da, dünya çapında ülkeye ödeteceği bedeli hep birlikte görüyoruz. Piri raporunda, müzakerelerin askıya alınması halinde, AB’nin mali yardım ve fonlar ve otomatikman durdurulmasını istiyor. Hatta mülteciler için anlaşılan 3+3 milyar Euro’nun Ankara’ya değil doğrudan mültecilere ulaştırılmasını istiyor.

Türkiye tekrar demokrasi çizgisine gelmeden zor

Basın açıklaması yapan Kati Piri “50 bin kişi hapishanelerde, 250.000 kişi işinden oldu, 150 gazeteci hapiste, milletvekilleri hapiste, gazeteler, dernekler, okullar kapandı, Türkiye temel insan hakları ve özgürlüklere saygı duymuyor. Türkiye taahhüt ettiği Kopenhag kriterlerine uymadığı için müzakerelerin durdurulması çağrısında bulunuyoruz. Tekrar açılması için Türkiye’nin iyileşmesini bekleyeceğiz. Türkiye ile diyalog devam etmeli, gümrük anlaşmaları yenilenebilir, vize serbestisi için ise kriterlerin yerine getirilmesi şart” ifadelerini kullandı.

PKK’ya silah bırakma çağrısı ve Avrupa’da PKK sembollerinin yasaklanması

PKK konusuna da değinen Piri “Kürtlerin tamamı PKK’yı destekliyor diyemeyiz, herkesi suçlu ilan edemeyiz. İki gün önce PKK yine iki kişiyi öldürdü, silah bırakması çağrısında bulunuyoruz. Kürt meselesi silahla değil, diplomatik yollarla çözüme kavuşturulabilir” ifadelerini kullandı.  Ayrıca AB ülkelerinden  terör örgütleri listesindeki örgütlerin sembol ve işaretlerini yasaklayan kanunların uygulanmasını istiyor.

Avrupa’da şiddete bulaşan Erdoğan taraftarları da rapora girdi

Avrupa’daki Türkiye kökenli vatandaşların Erdoğan’ın söylemleriyle harekete geçmesi ve şiddete bulaşması raporda yer alıyor. 15 Temmuz gecesi Avrupa’nın birçok ülkesi ve şehrinde Erdoğan taraftarları hizmet hareketine yakın eğitim kurumlarını yakıp yıkmış ve terörize olmuşlardı. Yine bakan Kaya’nın Hollanda’yı ziyareti sırasında şiddet eylemleri yaparak çevreye zarar veren Erdoğan taraftarları Avrupa’da güvenlik sorunu olarak algılanmaya başlandı. Yaklaşık 50-60 yıldır kitlesel suça bulaşmayan Türkiye kökenliler Erdoğan sayesinde artık Avrupa güvenliği için tehdit görülmeye başlandı.

Sadece Gülen hareketi değil, tüm muhalif kesimler baskı altında

Raporda OHAL’in ilan edilmesiyle birlikte, temel insan hakları, adil yargılama, özgürlüklerin tamamen kısıtlandığın değinilmiş. Baskı ve zulüm sadece Gülen hareketine yakın insanları değil tüm muhalif kesimleri etkiliyor. “Seyahat haklarını kısıtlandı, gazeteciler, akademisyenler, öğrenciler, öğretmenler, askerler, polisler, tutuklandı, yüzlerce okul, hastane, yayın evi, gazete, radyo, televizyon, özel şirket kapatıldı, herhangi bir hukuki gerekçe göstermeden insanların mallarına el konuldu” ifadeleri yer alıyor.

İşkenceyi önleme komitesi, Türkiye raporunu gecikmeden yayınlamalı

Avrupa Konseyi ve insan hakları örgütlerinden sonra Avrupa Parlamentosu da insanlık dişi muamele ve işkenceye karşı mücadele komitesinin Türkiye raporunu gecikmeden yayınlanmasını istiyor.

Masumiyet herhangi bir anayasal devletin temel ilkesidir

Özellikle 15 Temmuz’dan sonra hiçbir gerekçe göstermeden yüzbinlerce insan tutuklandı. Hukuk’un en temel ilkesi olan masumiyet karinesi tamamen yok sayıldı. Raporda bu temel ilkenin hiçe sayıldığı, avukatlarla görüşmenin engellendiği altı çizilirken, AYM’ye ulaşan yüzbinlerce dosyanın olduğunu vurgulanıyor. OHAL komisyonun kapsamlı ve etkili bir şekilde çalıştırılmasını istiyor.

Bunun dışında Türk hükümetine ve AB üye devletlere şu çağrılar yer alıyor:

  • Erdoğan’ın batılı liderlere yönelik “Nazi” benzetmesi sert bor dille eleştirtiliyor
  • AB-Türkiye arasında göç, enerji, ekonomi ticaret gibi alanlarda işbirliğine devam edilmeli, gümrük anlaşmalarının iyileştirilmeli
  • Visa serbestisi için kriterlerin yerine getirilmesi şart
  • Yolsuzluğun önlemesi için ciddi çalışmalar yapılmalı, üst düzey yolsuzluk davaları akim kalmamalı
  • Terörle mücadele konusunda işbirliği
  • Ekonomi ve enerji alanında işbirlikleri ve politik diyalog kesilmemeli
  • Dış politikada AB politikalarıyla uyum
  • AB-Türkiye ilişkilerini görüşmek üzere AB Konsey’inin Türk hükümetini zirveye davet etmesini öneriliyor
  • Ermeni meselesinin normalleşmesi
  • Göçmen çocukların eğitimi
  • Türkiye’nin deprem riski çok yüksek bir hatta bulunduğu için Akkuyu nükleer santrali inşası planlarının durdurması
  • Vatansız kişilerin statüsüyle ilgili 1954 BM Sözleşmesi ve vatansızlığın azaltılmasına ilişkin 1961 BM Sözleşmesi’ni ihlal ederek ve çok sayıda pasaportun iptal edilmesinden duyduğu kaygı

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin