Ankara’daki kavganın anlattıkları

Yorum | Levent Kenez

Geçtiğimiz hafta üzeri örtülen kanlı bir olay yaşandı.

Saadet partililerle MHP’liler arasında çıkan kavgada Saadet Partisi milletvekili adayı Mehmet Fethi Öztürk’ün de aralarında bulunduğu beş kişi feci bir şekilde dayak yedi. Kanlı görüntülerin sosyal medyaya yansıdığı hadisede polisin, ağır yaralı Öztürk’ün içinde olduğu ambulansı durdurup hastaneye gitmesine mani olması da epey tartışıldı. Bir diğer polisin “ambülansla işimiz yok, bırak gitsin” demesine rağmen ambulansın içindeki  yaralıyı gözaltı yapmak isteyen polis yeni nesil acemi memurlar hakkında epey fikir veriyor.

Her seçim dönemi bu tür örneklerini gördüğümüz, “maalesef bizde demokrasi kültürü bu kadar” deyip geçmek mümkün iken daha sonra yaşananlar 24 Haziran akşamı yaşanabilecekler için uyarı mahiyetinde.

Sonra ne mi oldu? Ankara Valiliği gelen tepkiler üzerine bir açıklama yaptı. Her zaman duymaya alıştığımız klasik, yatıştırıcı bir devlet açıklaması beklenirken metin Ülkü Ocakları’nda yazılsa adeta bu kadar taraf tutabilirdi. Saadet ve MHP’lilerin eylemleri ayrı ayrı anlatılıyor ve dayak atan MHP’lilerin tek yaptığı işin olaya müdahale etmek olduğu yazılıyor. “Neyşınıl’ı satın aldım” diyen aslan karikatürü gibi “Zavallı aslan hiçbir şey yapmadığı halde Zebra sürüsünün saldırısına uğruyor ve öldürülmeye çalışılıyor”. Neden sadece Saadetliler yaralandı, nasıl yaralandılar bunlar yok. Kısa bir süre gözaltına alınan  MHP’liler de hemen serbest bırakılıyor.

Ankara Valiliği’nin bu tarafgir açıklamasının nedeni basit, seçim ittfakı yapıldığı için küçük ortağı üzmek veya sinirlendirmek istemiyorlar. Saadetlilerin yediği dayakla kalmasında bir sakınca yok ne de olsa muhalefet. Kısa bir süre önce yine MHP’liler İYİ Partililere saldırmıştı. MHP teşkilatının gündeme gelen tek seçim çalışması muhaliflere saldırmak, onları nasıl dövdüklerini ballandıra ballandıra anlatmak. Ama bu kahramanları nedense pek Güneydoğu’da görmüyoruz, en az onlar kadar destekledikleri parti dışında diğer partilere mütecaviz ve azgın PKK’lıların yoğun olduğu yerlerde nedense sivil MHP’lilerin sesi soluğu çıkmıyor. Kimin gücü kime nerede yeterse. Tam bir Türkiye örneği. Türküyle, Kürdüyle…

Saadetlilerin dayak yediği hadisenin kriminal bir vak’a dışında zaten bildiğimiz ama bir kez daha teyit edilen mesajları var, ısrarla dile getirilen bu tür şeylere karşı acaba muhalefetin bunlara karşı ne yapılacağı hakkında hiç ortak bir mesaisi olmuş mu? Bir kaç zayıf girişim dışında ortada kesinleşmiş bir şey yok. 16 Nisan gecesi yaptıkları gibi hilenin ve oy hırsızlığının göstere göstere yapıldığı bir durumda yine “İyi geceler arkadaşlar, ülkemize hayırlı olsun” diyecekler mi?

Ankara hadisesi bir kez daha:

-Devlet görevlilerinin sandıkta yaşanacak herhangi bir sıkıntılı durumda nasıl tavır alacaklarını gösterdi. Valiler parti temsilcisi gibi davranacak. Hem de yeni düzenleme ile valilere geniş yetkiler tanındı. Şu an bile sandık taşıma ile kullanmaya başladıkları yetkililer parti komiseri gibi sandığa müdahaleyi mümkün kılıyor.

-Polis sandık başında muhalifleri korumayacağı gibi muhaliflerin iş yapmasına engel olacağı belli oldu. Belki de sandıkların denetimi için görev alan müşahit dışı kişiler sayım esnasında sandıklara bile yanaşamayacak. Seçim akşamı bir gerilim yaşanırsa polisin kendisinden, mafyavari ülkücülerden ve  AKP’nin Sadatvari milislerinden muhalifleri kim koruyacak belli değil. Millet İttifakı’nın Cumhur İttifakı’na göre çok daha dağınık, gevşek ve şiddetten uzak olduğunu düşünürsek seçim akşamı haklarını yeterince korumak noktasında soru işaretleri uyandırıyor. Saadetlilerin havaya ateş açtığı ve buna rağmen dayak yedikler son olay gösteriyor ki silaha davranmak an meselesi.

-Hiç söylemeye gerek yok sandıkta oy çalmak işin sadece bir kısmı. En bilinen ve amatör kısmı. Sandığa gelene kadar yapılanlarla ilgili her şey konuşuluyor ancak sonucu değiştirecek bir şey ortaya konmuyor. Aynı apartmanda yaşayanların kimlerin oy kullandığını göremeyecek olmaları bile en basitinden bir organizasyonun olduğuna işaret. Ve muhalefet bunu konuşup duracağına somut bir direniş ortaya koyamıyor.

son olarak, Saadetlilerin yediği dayak Milli Görüş-AKP mahallesinde sanılandan büyük tesiri oldu. Eski dostların dayak yemesine sessiz kalınmasına tepki gösteren milli görüş damarlı AKP’liler var. Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kalırsa “Solcu Muarrem” ile “Abdestli Erdoğan” kapışmasında Saadetlilerin imana geleceğini düşünen partilinin önde gelenleri Saadetlileri pek taciz etmiyor ama MHP dengesinden dolayı da pek üzüntülerini dile getiremediler. Medyalarında Temel Reis üzerinde yapılan saldırılar devam ediyor, hepsi din soslu. Saadet’in din düşmanları ile beraber iş tuttuğu üzerine kurulu. AKP’de sessiz muhalif veya son düzlükte maması kesilenler yine de içeride gözükmek isteyenler Saadetlilerin başına gelenlerden duyar kasıp dikkat çekmek peşinde. Bunların başında atanamamış ya da görevden alınmış troller, listeye alınmamış aday adaycıkları ve Karar gazetesinde sözde muhalifçilik oynayan ikiyüzlü tipler geliyor.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin