Almanlar futbolda da ‘hasbelkader’ başarılı olmuyor

HABER-YORUM | EFE YİĞİT

Dünya ve Avrupa şampiyonasının olmadığı bu yaz futbolsuz geçti gibi gözükse de iki uluslararası turnuva gerçekleşti. Bunlardan biri Konfederasyon Kupası diğeri U21 Avrupa Şampiyonası. Konfederasyon Kupası katılımcı ülke sayısının azlığı, bazı takımların zayıf olması gibi sebeplerden dolayı pek dikkat çekmezken, U21 Avrupa Şampiyonası geleceğin yıldızlarının mücadele alanı olmasından dolayı daha çok teknik adam ve kulüp yöneticilerinin dikkatini çekti.

Her iki turnuvayı Almanya’nın kazanması İngiliz ünlü futbolcu Gary Lineker’in “Futbol basit bir oyundur. 22 kişi 90 dakika bir topu kovalar ve sonunda hep Almanlar kazanır” sözünü hatırlattı. Gerçi son yıllarda Almanlar bu sözün gereğini yerine getirmekten uzaktılar ancak biz şimdi neden Almanların kazandığına yakından bakalım.

Teknik adam kalitesi: Almanların makine gibi işleyen insanlar olarak tanınır. Çok çalışmayla başarıya ulaşırken, oyunun kurallarını yerine getiriyor. Sadece saha içinde iyi oynayan oyunculara sahip değiller saha kenarında çok iyi teknik adamları var. Almanya genelinde 34 bin 940 antrenör bulunurken, bu rakam İngiltere’de 2 bin 769.

Genç akademileri: Alman kulüplerinde A takımlara kaynaklık eden genç akademileri laf olsun diye değil bir zorunluluktan dolayı var. Genç akademileri olmayan kulüpler lisans alamıyor. Akademilerin mecburiyetinden dolayı birçok kulüp sadece altyapı ile ilgilenip, ülke genelinde yetenekli isimleri keşfedecek ünlü teknik adamları göreve getiriyor. Böylece futbol yeteneği olan gençler kaybolmadan ülke futboluna kazandırılıyor.

Genç oyunculara şans veriliyor: Bundesliga kulüpleri en iyi isimlere karşı mücadele edecek genç oyuncularına şans vermekten korkmuyor. Örneğin 20’li yaşların daha başında olan Niklas Süle, Max Meyer, Timo Werner ve Maximillian Arnold gibi isimler Bundesliga’da daha şimdiden 100’ün üzerinde maçta forma giydiler.

Alman takımlarında daha çok Alman: Avrupa futbolunda yabancı oyuncu sınırını kaldıran Bosman Kuralı’ndan sonra takımlarda yerli oyuncu görmek giderek imkansızlaşırken, Almanlar bu konuda akıntıya karşı kürek çekmeye devam ediyor. 2016-17 sezonunda Bundesliga’da 470 oyuncu ter dökerken, bunun yüzde 47’si olan 270 isim Almandı. İngiltere Premier Lig’de forma giyen İngiliz oyuncu oranı yüzde 30’larda.

Mevkilerdeki rekabet: İyi teknik adamlara sahip Almanlar, her mevki içinde en iyi oyuncuları takıma kazandırıyor. İlk 11’de sahaya çıkmak için birbirlerine karşı verdikleri mücadele hem oyuncunun hem de takımın kalitesine pozitif katkı sağlıyor. Yani forma aslanın ağzında değil karnında bulunuyor.

Daha uzun devre arası tatili: Bundesliga takımları diğer büyük liglere göre devre arası tatilini bir hafta daha uzun yapıyor. Bu planlı bir durum. Böylece oyuncuların dinlenmesini temin ederken, yaz aylarında düzenlenecek turnuvalara da daha zinde katılmaları hedefleniyor. Bunda da gayet başarılı oluyorlar.

Fizik gücü değil teknik: Sahada 90 dakika bir makine gibi işleyen Alman oyunculardan fizik gücü yüksek olmayanlar bunu tekniklerini geliştirerek kapatıyor. Joshua Kimmich (176 cm), Max Meyer (173 cm) ve Serge Gnabry (173 cm) gibi kısa sayılacak oyuncular teknik kapasiteleriyle rakiplerine karşı sahada üstünlük kuruyorlar. Teknik yönü güçlü Almanlar rakiplerinden daha önce topa müdahale ederken, topu ayaklarına aldıklarından ise rahatlıkla oyuncu eksiltebiliyorlar.

İstikrar: Alman başarısının anahtarı her yaş grubundaki altyapı oyuncularının 4-2-3-1 oyun sistemiyle oynamalarıdır. Aynı sistemi Joachim Löw 11 yıldır milli takımda uyguluyor. Sisteme daha küçük yaşta adapte olan oyuncular yollarına istikrarlı bir şekilde devam ediyor.

Taraftar desteği: Alman takımları her hafta dolu statlara karşı futbol oynuyor ve oyuncular henüz genç yaşta seyirciyi memnun etmenin tadını alıyor. Ortalaması 40 bin taraftar olan ligde, her Alman futbolcu kulübünün ve taraftarının mutluluğu için çalışıyor. O desteği ve bazen de baskıyı sürekli üzerinde hissediyor.

Planlama: Hayatlarında ‘hasbelkader’ olayı olmayan Almanlar bunu futbola da yansıtıyor. Çok basit gibi gözüken bazı detayların üzerinde ciddi bir planlama yapılmış olduğunu görüyoruz. Örneğin 2014 Dünya Kupası’nda Almanya şampiyon olurken, teknik patron Löw takım için aynı kamp yerini kullandı. Futbolcular tek kişilik odalarda değil birkaç oyuncunun birlikte kalacağı şekilde kalırken bu takım ruhunu canlı tuttu. Yine örneğin Almanya, Kazakistan gibi saat farkının olduğu ülkelerle maç yaptığında günlük yaşamını gittiği ülkeye göre değil Almanya yerel saatine göre yaşamaya devam ediyor. Bu durum oyuncuların formlarını korumalarına yardımcı oluyor.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin