AKP milleti [Vehbi Şahin yazdı]

Erdoğan’ın Cemaat’i linç etme politikası bir turnusol kâğıdı niteliğinde…

İleride bu dönemde yaşananlar analiz edildiğinde Hizmet Hareketi’nin nasıl bir cehennemden çıktığı daha iyi anlaşılacak.

İsim vermeden tanıdığım bir arkadaş üzerinden anlatmaya çalışayım.

Adam iyi eğitim almış biri…

İsim yapmış bir üniversiteden mezun…

İşinin ehli bir mühendis…

Önemli bir fabrikada üst düzey yönetici olarak çalışıyor.

Aylık geliri ortalamanın çok çok üstünde…

Evi ve arabası var.

İstediği her şeyi satın alabilecek maddi birikime sahip yani…

Herhangi bir tarikata ya da dini cemaate mensup değil.

Beş vakit namaz kılıyor.

Zekâtını veriyor, fakirlere bol bol sadaka dağıtıyor.

 

HARAM YEMİYOR

İslami hassasiyeti günlük hayatına da yansımış durumda…

Haram olan gıdaları evine sokmuyor.

Muhafazakâr kesimin önde gelen yazarlarını okuyor, yorumlarını televizyonda izliyor.

Ümmetin dertleriyle dertleniyor.

Dolayısıyla…

Siyasetle içli dışı…

Muhafazakâr bir aileden geldiği için Milli Görüş çizgisine yakın…

Batının emperyalist emellerine karşı milli olanı destekliyor.

Belediye başkanlığından bu yana Erdoğan’a hayran…

Kurulduğu andan itibaren sıkı bir AKP taraftarı…

Partiye üye değil…

Herhangi bir menfaat ilişkisi yok…

İhale almak ya da Ankara’dan torpil koparmak gibi niyeti de bulunmuyor.

Yani…

 

ERDOĞAN HAYRANI

Karşılıksız bir sevgiyle seviyor Erdoğan ve AKP’yi…

Şimdiye kadar yapılan tüm seçimlerde ve referandumlarda oyunu bu partiye verdi.

Diğerlerine oy vermeyi aklına bile getirmedi, getirmiyor.

Erdoğan’a sonsuz bir güven duyuyor.

Yalan söylediğini, yolsuzluk yaptığını düşünmüyor.

Ona göre Erdoğan masum…

Gavurlar, Türkiye’ye büyük hizmet eden Erdoğan’ı kıskanıyor.

AKP iktidarını devirmek için ABD, AB, İsrail gibi ülkeler, yerli taşeronlarla işbirliği yapıyor.

CHP, MHP, HDP, asker, yüksek yargı, TÜSİAD, Koç, Aydın Doğan, Cemaat, Geziciler, barolar, sendikalar, Kemalistler vs hepsi Erdoğan’a düşman…

Özetle…

İç ve dış mihraklar, 15 yıldır ülkeyi tek başına istediği gibi yöneten Erdoğan’ı engellemek için mücadele ediyor.

O da bu savaşta Erdoğan’ın yanında yer alıyor.

 

CEMAAT’TEN NEFRET EDİYOR

Bahsettiğim arkadaşın zihin dünyası üç aşağı beş yukarı bu minvalde…

Erdoğan her zaman haklı, ona muhalefet edenler ise haksız…

Cemaat’e husumet besliyor.

Hizmet felsefesinden nefret ediyor.

Erdoğan Cemaat’e soykırım uygularken hiç üzüntü duymuyor.

Aksine hak ettiğini düşünüyor.

Yaklaşık 4 yıldır devam eden zulmü görmüyor.

Olup biten her kötülüğü Cemaat’e fatura ediyor.

“Cemaat senin bildiğin gibi değil. Erdoğan kumpas kurdu. Kadın erkek, genç yaşlı ayrımı yapmadan Cemaat mensuplarına zulmediyor” denildiğinde kendisini şöyle savunuyor:

-Ben araştırdım. İki tarafı da inceledim. Cemaat haksız. Erdoğan haklı…

 

SANKİ İLAHİ VAHİY

Bu arkadaş yalnız değil…

Onun gibi düşünen o kadar çok insan var ki etrafımızda…

Şehirlerde, köylerde, kasabalarda yaşıyorlar.

İçlerinde üniversite mezunu da var okuma yazma bilmeyen de…

Çoğu komşumuz ya da yakın akrabamız…

Tanıdıkları, sevdikleri insanları Erdoğan zindana atıyor ama onlar faturayı yine Cemaat’e kesiyor.

-Vardır bir suçları…

-Olmasa devlet içeri atar mıydı?

-Neden bize dokunmuyor, çünkü suçumuz yok…

Düz mantıkla vardıkları sonuç bu olunca…

“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” vecizesi hayata geçiriliyor.

Kısacası…

Hepsi halinden memnun…

Partiyle somut bir çıkar ilişkisi olmadığı halde Erdoğan’ın yanında yer alıyorlar.

Peki, ama neden?

Ben bunu şöyle izah ediyorum.

Anadolu’nun dört bir yanında düşünmeden, sorgulamadan AKP liderinin her söylemini 15 yıldır ilahi vahiy gibi kabul eden geniş bir kitle var artık…

 

TEK MİLLET

Şüphesiz bu büyük bir başarı…

Ve bu başarı kesinlikle Erdoğan’a ait…

Gerilim ve kutuplaştırma siyasetini ustaca hayata geçirdi.

Parti tabanını fanatik taraftar grubu haline getirdi.

Anadolu’da yepyeni bir “millet” olduğunu gösterdi hepimize…

Erdoğan’a adeta tapan…

Onun hata yaptığına asla inanmayan…

Yepyeni bir milletten söz ediyorum:

AKP milleti…

Bu yeni millete laf anlatmak pek mümkün değil.

AKP ve Erdoğan’ın işlediği günahları gözlerinin içine sokmanın da faydası yok…

Çünkü inanmıyorlar.

İnanmak istemiyorlar.

 

ERDOĞAN İTİRAF EDİNCE

Ne zaman hak ve hakikati öğrenecek AKP milleti?

Birçoğu hiçbir zaman öğrenemeyecek…

Bir kısmı da en büyük hayal kırıklığını öğrendiğinde yaşayacak.

Diğer bir kısmı da ancak Erdoğan itiraf edince gerçeğin ne olduğunu idrak edecek.

Erdoğan itiraf eder mi?

Niye etmesin…

Çıkarına olduğunu düşündüğünde nasıl kolayca yalan söyleyip iftira atıyorsa…

Yarın siyasi menfaat için de suçlarını rahatlıkla itiraf edebilir.

Ya etmezse…

AKP milleti, gerçeğin ne olduğunu öbür dünyada öğrenecek muhtemelen…

En acısı da bu olur herhalde…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. Cemaat niye demokrasiyi savunuyor da şeriat devleti istemiyor, hocanızın niye sakalı yok niye evlenmemiş, müzik haram olduğu halde olimpiyatlarınızda başı açık kızlar şarkı söylüyor bunun neresi islami, vs vs vs… Yeter ki zulmü haklı görmek istesin, kendini ikna edecek pek çok sebep bulabiliyor insan!!! Ben aylardır binlercesini duydum bunların, buraya yazıp da uzatmayacağım ama bana bu tarz sorularla gelenlere verdiğim cevapların tesiri onların ruh sağlıklarını bozdu!

    • Mahir bey, çok haklısınızınız. Maalesef, bizim insanımızın birçoğunun düşünce sistemi ve karar mekanizmasında problemler var. Kardeşlerimizi ikna ile ilgili yeni yollar bulmamız lazım.
      Mesela toptancı olunmamalı, “bir şey bütün bütün elde edilmiyorsa, bütün bütün terketmek akla uygun değildir” düstüruyla hareket edilmeli. Belki herkesi ikna edemeyiz ama bazıları doğruyu görüp hakkı teslim edebilir.
      Ayrıca karşımızdakilerin dindaşımız, soydaşımız, vatandaşımız ya da en azından insan kardeşlerimiz olduğunu düşünüp aklına, kalbine, vicdanına seslenip ikna etmeye çalışmamız lazım; yoksa susturmak, cevap veremez hale getirmek, dinlemekten kaçmasına neden olmak, saldırmasını tetiklemek ya da “kapak yapmak”, nefsimizin hoşuna bile gidebilir ama karşımızdakini kazanmamızın önüne engeller de çıkarabilir. Burada “medeniye galebe ikna iledir; icbar ile değildir” düstürumuz olmalı. Kullandığımız dil çok mühim. Eğer biz kardeşlerimize hitap ederken, “yaralayıcı bir dil” kullanıyorsak, doğruyu görmesi de istediğimiz gibi kolay olmayacaktır. Siz “adeta Reisinize tapıyorsunuz” dediğimizde, karşınızdakine “esas siz tapıyor gibisiniz” deme hakkı vermiş oluruz. Çünkü buradaki “adeta” ve “gibiyi” objektif olarak ölçmek kolay görünmüyor Burada “mübalaga gizli yalandır” kaidesiyle hareket edip, mübalagadan kaçınmalıyız.
      En mühimi, kardeşlerimiz için bol bol dua etmeliyiz: “Allah, hak ve hakikkate giden yolları hem onlara hem de bize açsın; bizleri felaha eriştirsin”. Eğer görme istidadı olmasına rağmen, hak ve hakikati görmemek için. direnen ve zulmün devamı için fiili ya da kavli dua eden kardeşlerimiz varsa, Allah’a havale ediyoruz. Hele hak ve hakikattenmiş gibi görünen kafir ve münafıklar için Rabbimizin hidayet buyurması dileğimizin yanısıra eğer murad-ı ilahi bu değilse biran önce kendilerine verilen sürenin sonlandırılmasını yine Rabbimizden diliyoruz…

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin