AİHM 2016 raporu: Türkiye hukuksuzlukta zirveye oynuyor

Mehmet Dinç, Strazburg

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 2016 olağan yıllık raporunu açıkladı. Türkiye 12,575 davayla AİHM’de en fazla dosyası bulunan ülkeler arasında ikinciliğe yükseldi. Sadece 15 Temmuz’dan sonra hükümetin baskıcı tutumu, hukuksuzluklar ve hak ihlallerinden dolayı Strazburg’a 5,300 dosya ulaştı. Bu yıl, Türkiye’nin dosya artış hızı yüzde 276 oldu. Hukuksuzluklar bu şekilde sistemli olarak devam ederse yakın zamanda birincilik koltuğuna oturacak. AİHM başkanı Guidio Raimondi ise durumu ‘dramatik’ olarak nitelendirdi.

AİHM, Avrupa Konseyine üye 47 devletin karnesini açıklarken, rapordan çıkarabileceğimiz ilk yorumlara göre “Yeni Türkiye” her alanda eskisinden daha kötü, daha hukuksuz, daha az özgür durumda. 2013’ten sonra hızla kötüye giden Türkiye, 2016’da hukuksuzluk ve hak ihlallerinde zirve yaptı. AİHM’de bulunan toplam dava sayısının yüzde 15’ini tek başına üstleniyor. 2015 rakamlarına göre 64,850 davanın yüzde 21’i Ukrayna, yüzde 14’u Rusya yüzde 13’ü Türkiye aleyhine açılmışken bu istatistik 2016 yılında yüzde 22 Ukrayna, yüzde 15 Türkiye olarak karşımıza çıkıyor.

Özellikle 15 Temmuz’dan sonra başlatılan kıyım ve zulüm kısa vadede istatistiklere de yansıdı. Dosyalar hazırlanıp AİHM yargıçlarının önüne geldikten sonra Türkiye aleyhine çıkacak ağır tazminatlarla hukuksuzluğun boyutları daha net ortaya çıkacak. Mağdurlar açısından ise sadece adaletin bir nebze olsun tecelli etmesi anlamına geliyor. AİHM’de ulaşan dosya toplamda 2015’te 64,850 iken bu rakam 2016 yılında 79,750’ye yükseldi. Hukuksuzluk artışında aslan payı ne yazık ki yine Türkiye’ye ait. Türkiye’den AİHM’e 2014’te 1584 dava, 2015’te 2212 dava gelirken, 2016’da bu rakam 8308’e çıktı. Bunlara, iç hukuk sürecini tüketmeyi bekleyen binlercesini de eklemek gerekiyor.

Mahkeme başkanı da ‘iç hukuku’ işaret etti

Mahkeme başkanı Raimondi, rapora ilişkin konuşmasının büyük bölümünü Türkiye’ye ayırdı. Türkiye’den gelen başvuruların 5,300’ünün (%65’inin) KHK’larla ilgili olduğunu söyledi. 15 Temmuz’dan sonra gelen dosyaların 300 tanesi ilk incelemede, iç tüzüğe aykırı olduğu için kabul edilmezken. Emsal kabul edilebilecek 2 dava da (Hakim Mercan ve Öğretmen Zihni kararı) iç hukuk yollarının tükenmediği gerekçesiyle geri çevrildi. Ayrıca iç hukuk yollarının işletilmesi için AYM’ye atıf yapan Raimondi aksi takdirde Strazburg mahkemesine on binlerce davanın gelebileceğini savundu.

Türkiye’de adil yargılama ve ifade özgürlüğü yok

2016 raporunda açıklanan 88 davaya göre Türkiye en fazla özgürlük ve güvenlik hakkı (22), etkin soruşturma (18), adil yargılama (11) ve ifade özgülüğü (7), yaşam hakkı (8) ve insanlık dışı ve aşağılayıcı muamelede (9) tazminata mahkûm oldu. 2015 yılında Türkiye’nin mahkûm olduğu 87 davanın 20’si yine adil yargılamaydı, 14 etkin soruşturma, 14 güvenlik ve özgürlük, 10 ifade özgürlüğü ihlali karara bağlanmıştı. Türkiye 2014 yılında ise yine (45) yaşam hakkı (31) adil yargılama ihlali yaparken ifade özgürlüğü ihlallerinde ise rekor kırmıştı. 24 mahkûmiyetle 47 ülkenin 46’sından daha fazla tazminata mahkûm olmuştu.

‘AİHM sistemi bloke olabilir’

Hükümet ve Avrupa Konseyi bünyesindeki AİHM, durumun vahametini kavramış olacak ki, Türkiye’ye verilen tavsiyelerle, OHAL komisyonu adı altında ara bir kurum oluşturuldu. Bu sayede davalar Türkiye’den kolay kolay çıkmayacak. Böylece AİHM ağır dosya yükünden kurtulacak, hükümet ise ağır tazminat ve bol rakamlı istatistiklerden.

AİHM Türkiye yargıcı Işıl Karakaş, Alman medyasına verdiği demeçte Türkiye’den Strazburg’a gelebilecek dosyaların AİHM sistemini tamamen bloke edebileceği duyurdu. Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Jagland’ın da eğer Türkiye’de yargı sitemi işlemezse Strazburg’a davaların sel gibi akacağını söylemesi aynı kaygılardan dolayı. Ayrıca Karakaş, bireysel başvuru kabul edebilen Anayasa Mahkemesi’nin artık bir karar vermesi gerektiğini, aksi halde ağır yük olsa da AİHM’in işletileceğini söyledi.

spot aihm grafik

AİHM’in davaları sonuçlandırması 50 yılı geçebilir

AİHM’in, işleyişi sebebiyle davacının iç hukuk yolunu tüketip AİHM’den davanın sonucunu alması çok uzun zamana yayılabiliyor. Bu, bir bakıma etkin soruşturma hakkının ihlali sayılabilir, ya da “Geç gelen adalet, adalet midir?” sorusunu akla getirebilir. İç hukuk yollarını tüketip, Strazburg’a ulaşabilen bir davanın nihai olarak karara bağlanması 5 ila 10 yıl arasında değişiyor. Kaldı ki hukuk sitemi çökmüş, yargı yollarına barikatlar kurulmuş Türkiye gibi ülkeler için süre daha da uzayacaktır.

Üstüne, 100 binlere varacak davalardan sonra adaletin tecelli etmesi onlarca yıl alabilir. Tabi hali hazırdaki AİHM sistemi bu yükü kaldırabilirse. Türkiye’den AİHM’e ulaşan 12,575 davadan 9,769’unun yani yüzde 78’inin henüz ilk incelemeden bile geçmediğini, yani AİHM yargıçlarının önüne gelmediğini göz önünde bulundurmak gerekir.

AİHM Türkiye’nin 2016’da 88, 2015’te 87, 2014’te ise 101 davasını hükme bağladı. Her sene ortalama 100 dava açıkladığını (benzer davalar olursa daha yüksek rakamlara çıkabilir) bile düşünsek, 12,575 davayı eritmesi 50 yılı geçecektir. Kaldı ki 15 Temmuz’dan sonra Strazburg’a 5,300 dosya ulaştı. Gelme ihtimali bulunan 100 binlerce dava öngörülüyor. Eğer iç hukuk çalışmaz, AİHM de bu hızla devam ederse mahkeme çöker.

Avrupa Konseyi ve AİHM gelebilecek dava sayısından korkuyor

AİHM’e gelecek 100 binlerce dava dosyası Konsey’in ve AİHM’in en büyük korkusu. OHAL ve KHK’lardan sonra AİHM’in karar verdiği Akif Zihni v. Türkiye davası da iç hukuk yollarının tüketilmesi şartıyla geri çevrilmişti. İç hukukun işlemediği Avrupa Konseyi’nin ve ona bağlı kurumların yazdıkları rapor ve açıklamalarda mevcut. Fakat AİHM’in hâlihazırdaki işleyişi bu dosya yükünün altından kalkamaz.

Bu sebeple ara formül bulunması gerekiyordu. Konsey, Türk hükümet yetkilileriyle görüşerek komisyon çözümü buldu. 7 üyesinin tamamını hükümetin atadığı komisyonun bağımsızlığı su götürür bir mesele. Jagland yeni yıl açılışında “10 binlerce dava gelirse buradaki mahkeme için yıllarca beklemek durumda kalabilir o sebeple içeride çözülmesi gerekli” sözleri AİHM’i kurtarma çabasını açıkça gösteriyor.

AİHM kendi kararlarını uygulatamıyor

Avrupa Konseyi’ne üye 47 devlet, imzaladıkları Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) gereği, AİHM kararları uygulamak zorunda. Karaların uygulanıp uygulanmadığını Bakanlar Komitesi denetliyor. Komitenin son açıklamasında 17 devletin kararları uygulama oranı “endişe verici” olarak nitelendirilmişti. Hâlihazırda üye devletlerin uygulamadığı karaların sayısı 11 bin’e ulaşmış durumda. En sorunlu ülkeler ise Rusya, Türkiye, Ukrayna ve Romanya. Rusya, geçtiğimiz Aralık ayında Meclis’te aldığı kararla, AİHM’nin Rusya ile ilgili kararlarını kendi Anayasa Mahkemesi’nin denetimine açtı.

Son oturumlarda bu konuya dikkat çeken İngiliz Avrupa Konseyi parlamenteri Cherly Gillan “Mahkemenin otorite düzeyini artırmamız lazım, mahkeme olmaksızın AİHS bir şey ifade etmez, ancak AİHM güçlü olduğunda bir anlamı vardır” sözleriyle kurumun yaptırım gücünü tartışmaya açtı.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin