Ahbap çavuş kapitalizmi: Yandaşın kur zararı silinecek [Haber-Analiz: Semih Ardıç]

Döviz artışına karşı makul tedbirler almayan, bütün mesaisini partili cumhurbaşkanlığına sarf eden hükümet kendisine yakın iş adamlarına yeni bir kıyak yapmaya hazırlanıyor.

Maliye 1990’lı yıllarda olduğu gibi kur farkını tespit ederken ‘döviz satış bedeli’ yerine ‘döviz alış bedeli’ni esas alacak. Böylece şirketler 2016’da ortaya çıkan kur farkını gelecek senelerin bilançosunu yayacak.

31 Aralık 2015’ten önce başlayan yatırımlar için 1 Ocak 2016 tarihi itibarıyla ilan edilen döviz kurları esas alınacak. 2016 yılı içinde başlanan yatırımlarda ise o tarihteki kur dikkate alınacak. Bu haktan faydalanan firmalar ilave ipotek göstermek, sermaye artırmak gibi malî yüklerden kurtulacak.

Madalyonun öbür yüzünün kaça patlayacağı ise meçhul. İlk bakışta Vergi Usul Kanunu’nun “Yabancı paralar” başlıklı 280. maddesinin bu konuda Maliye Bakanlığı’na verdiği yetkinin kullanılması gibi görünse de bu hamlenin iç yüzü farklı.

O İHALELERİN YÜKÜ GİTTİKÇE AĞIRLAŞIYOR

3.havalimanı, Osman Gazi ve Yavuz Sultan Selim köprüleri, Gebze-İzmir otoyolu gibi büyük ihalelerini, elektrik dağıtım şirketlerini ve enerji santrallerini döviz kredisi kullanarak alan işadamları bir kere daha devlet imkânları ile kurtarılacak. Özel sektörün bir senelik vadede 70 milyar dolar borç ödemesi var. Bu tutar içinde yukarıdaki ihaleleri alan şirketlerin ödemeleri ağırlık teşkil ediyor.

Her köşe başında karşımıza çıkan ve ‘yine mi bunlar’ dedirten gruplar hangileri? Cengiz, Limak, Kolin, Kalyon, İbrahim Çeçen (IC), Eksim (Abdullah Tivnikli), Çalık, Kiler, Albayrak, Sancak ve Ciner gibi ihalelerde hükümetin en fazla tercih ettiği gruplar dövizdeki artışa karşı koruma altına alınacak.

Bunların yanı sıra yönetim kurullarını AKP’ye yakınlığı ile bilinen eski bakan ve bürokratların işgal ettiği THY, Türk Telekom, Turkcell ve Petkim gibi şirketlerin de kur zararı zamana yayılacak.

4 Ocak 2016’da Dolar 2,94 TL, Euro 3,21 TL idi. 4 Ocak 2017’de ise Dolar 3,57 TL, Euro 3,72 TL.  Aradaki fark döviz borçlusu yandaş şirketlere aksettirilmeyecek. Her sene başında yayımladığı tebliğ ile bir önceki yılın bilançosunda kur farkı belirlenirken uygulanacak kuru ilan eden Maliye daha ziyade Merkez Bankası’nın yılın son günü ilan ettiği kuru dikkate alıyordu.

MALİYE ‘VERGİ GELİRİ DÜŞÜYOR’ DİYE VAZGEÇMİŞTİ

Yandaş işadamı ve şirketleri kur zararından kurtarmak için bu teamül değiştirilecek ve istikrarsızlığın hâkim olduğu 90’lara dönülecek. Maliye 2000’li senelerde kur düştükçe vergi gelirleri de azalınca uygulamadan vazgeçmişti.

Hükümetin kapısını çalan yandaş işadamlarının talebi kabul edilirse Hazine zararı vatandaşın sırtına yüklenmiş olacak. Yayımlanacak tebliğde döviz borcu olan bütün şirketlerin yer alması beklenmiyor. Hükümete yakın isimlerin listeye girememe gibi bir endişesi yok. Zira düzenleme onlar için getiriliyor.

Yatırım için ihaleye çıkarken imarlı arsa, kamu bankalarından son sürat kredi, işletme safhasında yolcu/araba garantisi, yetmedi kur farkına kadar ince hesaplanmış kur garantisi. Ahbap çavuş kapitalizminde hudut yok. Şimdi de geriye dönük kur zararının telafisi sağlanacak.

Ne kadar calib-i dikkat! Kur artışını gelir kaleminde anında yandaş işadamının hesabına geçiren hükümet gider bahis mevzuu ise görmezden geliyor. Daha geçen ay Yap-İşlet-Devret ile işletilen köprü, otoyol, havalimanı ve limanlar için ödemelerin sene sonundaki kur üzerinden hesaplanacağı açıklanmıştı. Şimdi aynı firmaların bilançolarında kur farkından doğacak zararların ortadan kaldırılması için mesai harcanıyor.

Utanmasalar bazı holdinglerin kasalarına fazladan para da koyacaklar. Böyle ticaret nerede görülmüş. Risk sıfır, kazanç yüzde 100 garanti. Sırtını devlete yaslamak deyimini de aşan yeni bir asalak ekonomisi ile karşı karşıyayız.

EKONOMİYİ TROL KAFASI İLE ÇÖKERTTİLER

Hükümet kurdaki artış karşısında acı hakikatle yüzleşiyor. Döviz şokunun troll kafası ile gülüp geçilecek bir kriz olmadığını ve bunların faturasının senelik bilanço döneminde ayan beyan ortaya çıkacağını kaç defa belirttim.

Madem hükümet dolar ve Euro’nun yükselişine mani olamadığını bu şekilde itiraf ediyor ve telafi için adım atıyor. Madem böyle bir niyet var. Niyet ve adımın makuliyetini tartışmaktan bir şartla vazgeçebiliriz. Bütün döviz borçlusu şirketlere, şahıslara aynı hak tanınırsa ne âlâ.

Yoksa bazı firmalar ‘döviz alış bedeli’nden faydalanırken bazıları uygulamanın haricinde tutulursa şiddetle karşısında durmak icap eder.

Garantili kazançta hep ayrıcalık tanınan grupların zararlarının vatandaşın sırtına yıkılması adil bir tavır değildir. Karar verilmeden evvel bir kere daha düşünmekte fayda var. Aksi takdirde hükümet, ‘Her ne olursa olsun uygulama o şirketler lehine gerçekleşir. Zira hükümetle bu firmalar arasında zimnî bir ortaklık var’ gibi iddiaları tescillemekten öteye gitmez.

Memleketteki son moral kırıntıları da ahbap çavuş kapitalizmine feda edilmesin.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin