ABD-Türkiye Çalışma Grubu

YORUM | Prof. Dr. MEHMET EFE ÇAMAN

S-400 meselesine ilişkin son gelen haber, krizi konuşmak için bir ortak çalışma grubu kurulacağına ilişkin.

Soner Çağaptay gibi Washington’ın nabzını tutan Türkiye kökenli uzmanlar da dâhil, ABD’deki analizcilerin göremedikleri – ya da belki de görmek istemedikleri – durum şu: S-400 meselesi salt Türkiye’nin hava savunma sistemi ihtiyacından kaynaklanmıyor. Türkiye’deki karar alma mekanizmasının bu ihtiyaçtan hareketle bir savunma sistemi arayışına girdiği ve sonunda bu gereksinimi karşılayacak bir silah sistemini kendisine sunan Rusya’dan gayet masumane bu ihtiyacını gidermeye yeltendiği türü bir kurgu, ya kendini bilerek kandırmak, ya da –bağışlayın– en hafif ifadeyle naiflik! Türkler de Ruslar da ne yaptıklarını biliyor. Ne yaptığını da, ne yapmak istediğini de bilmeyen sanırım Washington. Çünkü S-400’lerin dışında Türk-Rus yakınlaşmasının donelerini bir araya getirip de bir düzenlilik veya bir istikamet göremiyorlar.

Amerika’nın zafiyeti gücüyle veya etki kabiliyetiyle alakalı değil. Aksine analitik bir zayıflık ve Türkiye’deki Rus aktivitelerine gereken önemi atfetmemekten kaynaklanıyor.

Şu soruları sormak lazım:

1- Rusya’nın uzun vadeli planları nedir? 2- Rusya Avrasyacılığının jeopolitik öncelikleri arasında Türkiye’nin yeri nedir? 3- Kremlin istihbari ve politik bakımdan neden Ankara’daki rejimi destekliyor? 4- Rusya düşürülen jetine ve öldürülen büyükelçisine karşın neden Türkiye’yi kolaylıkla “affetti”? 5- Dugin ve Rus istihbaratının 15 Temmuz’da Türk topraklarında ne işi vardı? 6- Türkiye neden ani bir manevrayla Suriye’de Rus yörüngesine girdi? 7- Rusya ve Türkiye arasındaki ikili karşılıklı ziyaretler ve ilişkiler 2016 sonrasında neden çok ciddi bir artış gösterdi? 8- Türkiye’de neden NATO ittifakı ile devam edilmesi gerektiğini düşünen genelkurmay grubu ve diğer subaylar tasfiye edildi? 9- Türkiye’deki anti Amerikan ve anti-Batı söylemler neden bu dönemde ayyuka çıktı? 10- Ruslar neden Ankara’daki rejime özel kuvvetler yapısını anlatmak için Putin’in 320 bin kişilik özel ordusu Rusgvardiya komutanı Viktor Zolotov dâhil tüm komuta kadrosunu gönderdi? Ve bu analitik soruları sorduktan sonra Türkiye’nin Moskova-Tahran-Pekin üçgenindeki ticari-siyasi-diplomatik trafiği incelemesi, Türkiye’nin ana muhalefet de dâhil Ankara’nın NATO’dan sessiz sedasız uzaklaşmasını neredeyse toplumsal bir ittifakla desteklemesi gibi anomalileri görmesi lazım!

Washington Türkiye’nin NATO’dan kopuşunu görmüyor, görmemekte ısrar ediyor. Ortak çalışma gruplarıyla ve diğer oyalama taktikleriyle “salağa yatan” Ankara çakallarını ciddiye alarak, “bizim çocuklar biraz bunalmış, yakında düzelirler” havasında. Washington’daki Türkiye kökenli tayfa rejim retoriği ve endoktrinizasyonu çerçevesinde analiz yapıyor ve Amerikalıların Türkiye’den aldığı istihbarat analizleri haliyle çürük yumurta oluyor. Trump yönetiminin amatörlüğü ve ABD’nin iç sorunlarla içe kapanmış olması, Türkiye rejiminin belki de en büyük şansı. Ankara’nın rejim masalları üzerinden “Suriye’deki YPG’ye desteğin üzdüğü duygusal Oryantal ortak” yaklaşımı ile “badire atlattılar, biraz daha zaman verelim” türü zamana oynama yaklaşımları arasında, kurnaz tilki Putin her geçen gün yeni bir mesafe alıyor. Washington havuç-sopa taktiğini o kadar abarttı ki, artık inandırıcılığı kalmadı. Türkler gayet ciddi olarak ABD’nin zafiyet içinde olduğuna inanıyor. Belki de haklılar! Oysa Rusya demir bilek gibi kendi pozisyonunu bir kez belirliyor, sonra da asla geri adım atmıyor. Türkiye’ye yaptırım uygulama sopasını gösteren Amerika, birkaç gün sonra ortak çalışma grubu ile Ankara’nın “gönlünü alma” çabasına savruluyor. Bu arada Türkiye S-400’ler konusunda bir ertelemenin söz konusu olmadığını açıklıyor.

Çalışma grubu operasyonel hale gelecek de, bu arada S-400’lerin sevkiyatı ertelenecek de, Ankara zaman kazanacak da, Ruslar duruma alışacak da! Ölme eşeğim ölme! Bu zihin fukaralığı ile Washington’ın Kremlin’deki analitik zekâyı Ortadoğu ve küresel satrançta mağlup etme şansı giderek azalıyor. Türkiye cenahında ise Putinist rejim – arka planındaki etkin Ergenekoncu-Avrasyacı ajanları ile beraber – giderek daha fazla konsolide oluyor. Türkiye Cumhuriyeti bir Türkiye Respublikası’na dönüşürken, muhalefet tabanını İstanbul seçimlerinin tekrarı üzerinden “demokratik mücadele” masalıyla uyutuyor, kılcal damarlarına kadar Türk toplumu anti NATO-ABD-Batı söylemine alışıyor.

Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu’nun yeşil pasaport yemini yutması gibi, Türkiye toplumu da Batı’ya kafa tutan dünya lideri Türkiye zokasını düşünmeden yutuyor. Mental olarak Rus müttefiklerle beraber demokrasi ve haklar karşıtlığı babında şampiyonluk yapan Ankara rejimi, bu retoriği gerek İslamcı jargonu kullanarak anti-semitist ve cihatçı, gerek sol jargonu kullanarak anti-emperyalist, gerekse de büyük Türkiye jargonunu kullanarak neo-Osmanlıcı bağlamlarda efektif olarak kullanıyor. Ve her geçen gün geri dönülmesi olanaksız noktaya doğru Türkiye toplumu Pavlov’un köpeği gibi şartlandırılıyor. Rusya’nın Türklere sunulacak çok paketi var. Suriye’de bir sınırlı askeri operasyona izin vermeleri bile rejime en az bir yıl yakıt olur. Erdoğan ve ortakları başka bir şey ister mi? Bakarsınız Ruslar doğal gaz birim fiyatlarını düşürür. Amerika’nın elinde ne var? Türklere hangi havucu sunacak? Ah, az kalsın unutuyordum. Ortak çalışma grubu, değil mi? Yahu siz dalga mı geçiyorsunuz demezler mi? Washington gücü bakımından bir dev. Ama stratejik-analitik bakımdan hâlihazırda bir cüce!

Bu ortamda Rusların oyunu galip bitirmeleri için cidden çok gayret etmelerine gerek yok. Suriye’de Esad’lı çözüme ABD ve Batı’yı razı ettiler. Onlar da göçmenlerce işgal sendromundan kaynaklanan fobiyle bu Rus oldubittisini memnuniyetle kabul etti. Fiili durum bu! Zaten Ruslar olmasa IŞİD konusunda da sonuç alamazlardı. Öyle ya, NATO üyesi (!) Türkiye IŞİD ve El Nusra Kaidecilerinin en büyük desteğiydi. Türkiye ne zaman taraf değiştirdi? Bu karar değişikliğinde de Rus etkisini görmüyorsanız, sizlere düşünce kuruluşları boşuna maaş veriyor! Soğuk Savaş sonrası girilen rehavet, ABD’nin zayıflamasına neden olmuş görülüyor.

Ruslar S-400’leri Türkiye’ye yerleştirecek. Hava savunma sistemi aldığını düşünen Türkler, esasında bu sistemler beraber Rus askeri varlığını da ülkelerine sokmuş olacak. Tatlı rüyalar. Hem Ankara’daki Rusya ajanlarına, hem de Washington’daki bol sıfırlı çekler ve kabartma kartvizitleri ile oradan oraya gidip gönüllü rejim retoriği anlatan Türk kökenli analizcilere!

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin