67 şehidi hatırlayan var mı?

HABER-YORUM | TARIK TOROS

15 Temmuz’un bugün pek üzerinde durulmayan “Allah’ın lütfu” icraatlarından biri de Türk ordusunun “pek istekli olmadığı” Suriye’ye girmesidir.

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), bir ay sonra kara operasyonuna başlayarak tanklarla Suriye’ye girdi.

6 ay süren operasyonda 67 asker şehit oldu.

Darbe gecesi 249 şehidin yasını tutanlar için bu rakam bir istatistik olmanın ötesine geçmiyor maalesef.

Niye?

Çünkü, TSK Suriye’ye girdiği gibi çıkmış, bugün daha net görülüyor ki, 67 asker bir hiç uğruna şehit verilmiştir.

Yine TSK ve devlet, IŞİD’in hunharca katlettiği iki Türk askeri hakkında yaklaşık 8 aydır sessizdir.

Türkiye’de medya, sivil toplum ve muhalefet dahil hiç kimse, bunun izini sürmüyor.

Bu askerlerin ailelerine dahi açıklama yapılmadı.

 

***

15 Temmuz’dan sonra ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL), bu iktidar sürdüğü müddetçe kalkmayacak.

Cumhurbaşkanı, 12 Temmuz 2017’de yabancı yatırımcılara ne demişti, hatırlayın:

“Biz OHAL’i iş dünyasının daha rahat çalışması için getirdik. Şimdi grev tehdidi olan yere OHAL’den istifade izin vermiyoruz. Bunun için kullanıyoruz OHAL’i.”

Özgürlükleri, demokrasiyi, sendikal hakları vs. Hepsini geçtim…

Sadece bu açıklama bile niyeti göstermesi açısından yeterlidir.

OHAL, muazzam kullanışlı bir araçtır.

Fiilen Anayasa’yı rafa kaldırmış, Anayasa Mahkemesi dahil denetimden muaf tasarrufların yolunu açmıştır. Kim vazgeçer!

***

Bir yıl oldu, henüz başaramadılar ama 15 Temmuz’u sözde demokrasi bayramı ilan etme yolunda ilerliyorlar.

İlkokul yıllarımdan hatırlarım: 27 Mayıs Hürriyet ve Anayasa Bayramı, 20 yıl boyunca kutlandı bu ülkede.

Bugün birkaç radikal Kemalist ve kronik Menderes düşmanı dışında kimse savunamıyor 27 Mayıs 1960 askeri darbesini.

 

***

Muazzam bir siyasi utanmazlık var. Sivil toplum, medya ve muhalefet, gelişmeler kartopu gibi büyürken seyretti. Halen de sıkılmadan suçu birilerine atmakta mahirler.

Kötü günlere yürüyoruz. Ve bu, 2014 ve 2015’te yapılan dört seçimin, 2016 referandumunun siyasi sonucu.

Tüm aktörler elini yıkayıp çıktı, başarısızlığı önceki dönemlere atarak yol almaya çalışıyorlar.

Ayıptır… 2011’den bu yana, bu iktidarı isteyenler ve istemeyenler arasında yarı yarıya bir denge var. Ve bu bozulmadı.

Onun için, “şaibeli” dahi olsa, referandumda “hayır” oylarının tuttuğu nokta başarı değildir.

Durumun değişmesi için, itiraz eden kitlenin en az 60’ları bulması gerekiyor.

Kaldı ki, muhalefet 7 Haziran 2015’te bu noktayı tutmuştu.

Hoyratça harcandı.

Yarın, bu günlerin siyasi muhasebesi yapılırken 7 Haziran 2015 mühim bir milat olacak.

 

***

15 Temmuz bir darbe veya darbe girişimi değildir.

Sonrasında başlayan “karşı darbe”nin gerekçesi yapılan bir kurgudur.

Neden mi, karşı darbe?

Şundan:

Şu son bir yılda, hâkim ve savcıların yüzde 30’u, 150 binden fazla kamu çalışanı hiçbir soruşturmaya tabii tutulmadan darbe ile ilişkilendirilerek işinden edildi.

Generallerin yarıdan çoğu, ordudan atıldı, tutuklandı, yargılanıyor.

Emniyet teşkilatı 2013 sonundan beri hallaç pamuğu gibi atılıyor, neredeyse eğitimli uzman polis kalmadı.

Askeri okullar, polis okulları kapatıldı, mevcut öğrencileri yüzüstü bırakıldı.

Yaklaşık 52 bin vatandaş, darbeye karıştıklarına dair kanıt gösterilmeksizin aylardır tutuklu.

2 bin 100 üniversite, lise, ortaokul, ilkokul ve yurt kapatıldı.

9 bine yakın akademisyen üniversiteden atıldı.

966 şirkete altı boş gerekçelerle el kondu.

200’e yakın medya organı kapatıldı.

Yaklaşık 300 gazeteci cezaevinde.

Yüzlerce dernek, vakıf ve sivil toplum kuruluşunun kapısına kilit vuruldu.

Devletten atılan kadrolar, kapatılan kurumların çalışanları, sigortalı hiçbir işte çalışamıyor.

Ülkenin üçüncü büyük partisi HDP’nin eş başkanları ile birlikte 11 milletvekili tutuklu, diğerleri hakkında soruşturma var ve sırayla vekillikleri “devamsızlık” gibi gerekçelerle düşürülmeye başlandı.

Allah aşkına, bundan âlâ karşı darbe mi olur?

 

***

15 Temmuz’un amacı:

İktidar mensuplarını yargıdan kurtarmak, Anayasa’yı rafa kaldırmak, demokrasiyi bitirip Parlamento’yu işlevsiz hale getirmek, mevcut muktedirlere hayat boyu iktidarın yolunu açmaktı.

15 Temmuz, bunun önündeki en büyük engellerden biri olan TSK’nın bertaraf edilmesi için de bir “lütuf” oldu.

Atı alan Üsküdar’ı geçti.

 

***

Ne çare, 15 Temmuz henüz bir yılını doldurmadan patladı.

Pislikler ortaya döküldü.

Bugün, darbenin bir numarası, iki numarası, üç numarası… Genelkurmay Başkanını, MİT Müsteşarını, Özel Kuvvetler Komutanını, Diyanet İşleri Başkanı’nı, yargılamayan ve sorumlu tutmayan yok. Yandaşlar dahil…

15 Temmuz’u bayram yapamadan ellerine yüzlerine bulaştırdılar.

Darbeci oldukları anlaşıldıkça uykuları kaçıyor. Öykülerini güncelliyorlar.

 

***

Bugün 27 Mayıs, bayram olarak değil…

Darağaçları ile hatırlanıyor.

Yarın da 15 Temmuz, işkencelerle anılacak.

Hatta, soykırım davaları ile nesiller boyu bir utanç dönemi olarak lanetlenecek.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. devamını yazmayı unutmuşsunuz, onu da ben ekleyim; nasıl ki 60’ı lanetleyen nesil 80’e selam durduysa, nasıl ki 80’i lanetleyenler 28şubat’a boyun eğdiyse, nasıl ki 28şubat’a kızanlar bugün daha beterlerine göz yumuyor hatta alkışlıyorsa, o bahsettiğiniz gelecek nesiller de aynı haltı yiyecektir! Işkencecileri lanetleyerek ve bugünleri eleştirerek büyüyecek olan o nesil de mutlaka daha beterlerine sessiz kalacaktır! Bu millet adam olmaz.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin