45 günde 8,3 milyar doları kim topladı?

HABER-YORUM | SEMİH ARDIÇ

Türkiye ekonomisinin “dolarize” olduğunda kimsenin tereddütü yok.

Şahıslar veya şirketlere ait banka hesaplarında, hatta kamuya ait hesaplarda dövizin payı zaman zaman geriliyor gibi olsa da oran hep yüzde 45 ila yüzde 55 arasında salınıyor.

Bir başka ifade ile elinde bankaya yatırabilecek kadar parası bulunan şahıs ya da müesseseler ne olur ne olmaz diyerek 100 liranın 45 lira ila 55 lira arasında değişen tutarını ABD Doları, euro veya sterlin gibi yabancı para biriminde nemalandırıyor.

DOLAR ALMAYAN YANAR!

2018 yılı ağustos ayında patlak veren kur krizinde bir kere daha tecrübe edildi ki idareciler tam aksini iddia etse de Türkiye’de “dolar almayan yanar”.

Ağustos krizinde HSBC’nin elinde bulundurduğu döviz sayesinde bir günde 120 milyon dolar kazandığı dikkate alındığında hazırlıklı olanlar kazançlı çıkıyor. HSBC bir günlük kazanç rekoru ile bankacılık tarihine geçti.

Buna mukabil döviz tasarrufuna dikkat etmeyenler bir günde ya battı ya da ağır hasar gördü. Hele hele döviz borcu yüksek firmalar için küçük bir kıyamete döndü kriz.

NE İLK NE DE SON KRİZ OLACAK

Ekonomik aktörler senelerin birikimi ve ekseriyet itibarıyla yazılı olmayan kurallara dikkate alır. Kararlarında geçmiş krizlerden çıkardıkları derslerin tesiri fazladır.

2018 senesi ağustos ayında patlak veren kur şoku ne ilk ne de son krizdi. Her krizin kendine has hususiyeti olsa da müşterek nokta döviz cephesinden gelen ani taarruzdur.

Son krizde 7 TL’nin eşiğinden dönen dolar/TL kuru gösterdi ki bütün sermayeyi TL sepetine yüklemekten daha büyük bir risk yok. Herkes bunun farkında.

Merkez Bankası’nın (TCMB) ilan ettiği rakamlara göre “yerliler” dediğimiz yurt içinde ikamet edenler döviz mevduatı 2019 başından 15 Şubat’a kadar olan dönemde 161 milyar dolardan 169,3 milyar dolara yükseldi. 45 günde 8,3 milyar dolar toplandı.

ŞAHISLAR 5,9 MİLYAR TOPLADI

Aynı dönemde gerçek şahıslara ait döviz mevduatı 96,5 milyar dolardan 102,4 milyar dolara yükseldi. Tüzel kişiler diye bilinen şirketlerin hesaplarında tuttuğu döviz ise 64,4 milyar dolardan 66,8 milyar dolara çıktı.

Bankalarda toplam mevduat içinde yabancı para payı yüzde 49’a ulaştı. Mevduat bankalarında her 100 TL mevduata karşılık 93 TL döviz mevduatı bulunurken, katılım bankalarında her 100 TL mevduata karşı 145 TL döviz mevduatı bulunuyor.

Katılım bankalarında döviz mevduatı sene başından bu yana 1,4 milyar dolar artarak 16,3 milyar dolara ulaştı. Bunun 14 milyar doları yerlilere ait.

Tablo gayet berrak: Ağustos 2018 şokundan sonra kur yükseldiğinde elindeki dövizden bir miktarını satıp kârını tahakkuk ettiren döviz yatırımcısı doların gerileyeceği seviyeyi takip etti.

GERİLEME DURUNCA YENİDEN ALMAYA BAŞLADILAR

Dip noktasının 5,15 TL olduğunu fark ettiği andan itibaren de yeniden döviz biriktirmeye başladı. Az-çok fazlası olan herkes muhtemel döviz muharebesine hazırlık yapıyor.

İngiliz finans devi HSBC, döviz krizinin patlak verdiği 2018 senesi ağustos ayında sadece bir günde 120 milyon dolar kazanarak bankacılık tarihine geçti. HSBC, Türkiye’de dövize yatırım yapmanın karşılığını aldı.

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın ekonomiyi sürüklediği girdaptan kısa vadede çıkamayacağı artık sır değil. Erdoğan’ın “Ben söylüyorum. Dolar alan yanar!” dediği gün dolar 2,50 TL idi. Halihazırda 1 dolar 5,32 TL.

Bavulla getirilen 21 milyar dolar ile 2018 cari açığının ekseriyeti karşılansa da şirketlerin ve kamunun döviz mükellefiyeti Everest Dağı kadar yüksek.

En az 100 milyar dolar kaynak lazım ki borçlar ödenebilsin. Türkiye’nin böyle bir kaynağı bulması için ya yüzde 10-15 büyümesi ya da yabancı yatırımcının akınına uğraması lazım. İkisinden de eser yok.

EKONOMİ KÜÇÜLÜRKEN YATIRIM GELMEZ

Türkiye tam aksine küçülüyor. Yerli sermaye kaçıyor. Yurt dışı piyasalarda borçlanma maliyeti geçen senenin iki katından fazla arttı. Yine de borç temininde zorluklar var. Fonlar fahiş faizi sineye çeken şirketlerden ilave teminat talep ediyor.

AKP hükûmeti, 2013’ün mayıs ve haziran aylarında İstanbul/Taksim Gezi Parkı’nda ağaçların kesilmemesi için sokağa çıkanlar yüzünden doların yükseldiğini iddia etmişti. Yükseldi dedikleri de şu. Dolar, 1,97 TL’den 2,05 TL’ye çıkmıştı.

17/25 Aralık 2013 yolsuzluk soruşturmalarını itibarsızlaştırmak için kolları sıvadıklarında dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala, Gezi’den evvel Hizmet Hareketi mensuplarının dolar yığdığını iddia etmişti.

BANK ASYA GÜYA GEZİ’DEN EVVEL DOLAR TOPLAMIŞTI

Bu kuyruklu bir yalandı, iftiraydı. Ne Merkez Bankası ne de Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verileri Bank Asya’da böyle bir döviz artışını teyit etmişti.

Bilakis kronolojik olarak tetkik edildiğinde Bank Asya’nın Gezi hâdiselerinden evvel net döviz sattığı ispat ediliyordu.

Maksat bağcıyı dövmek olunca böyle bir yalanın arkasına sığınacak kadar zillet içine düşen Ala’nın farkında olmadan bir kavramı kazandırdı. “Dolar toplamak” deyiminin bilinirliği artık hayli fazla.

Erdoğan’ın tecrit çemberinden kurtulabilmişse Ala şu suâle cevap verse keşke!: “45 günde 8,3 milyar doları kim topladı?”

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin